30 YILLIK DOSTLUĞUN HİKAYESİ: MÜSTEŞARIM EMRE KONGAR
Prof.Dr.Emre Kongar, T.C. Kültür Bakanlığı ile Türkiye Yazarlar Sendikasının Edirne’de 7-9 Ekim 1993 tarihleri arasında ortaklaşa düzenledikleri Uluslararası Doğu Avrupa, Balkanlar ve Karadeniz Ülkelerindeki Çağdaş Türk Dili ve Edebiyatı Sempozyumu nedeniyle T.C. Kültür Bakanı Müsteşarı kimliği ile Edirne’ye gelmişti. O tarihlerde ben de Edirne İl Halk Kütüphanesinde 4.derece müdür yardımcısı kadrosunda görev yapmaktaydım. Bilim insanı, yazar Prof.Dr.Emre Kongar sempozyum açılışında yaptığı konuşmayı ilgiyle izlemiştim. Kütüphaneci kimliğiyle izlediğim konuşmasında önemsediğim noktalar vardı. Bunu Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi olarak yayımladığımız “Oluşum” dergisinde yazıya dökerek yayımlamıştım. Derginin kapağına Kongar’ın konuşma fotoğrafını ve fotoğrafın altına da “Yazılı Kültürün Efendisi, Elektronik Kültürün Kölesiyiz. Prof.Dr.Emre Kongar, 7.9.1993-Edirne” yazmıştım. Yayımladığımız bu dergiden bir adet sayın müsteşarımıza göndermiştim. İşte dergideki bu yazı benim müsteşar Emre Kongar ile tanışmamı sağlamıştı.
Dergiyi alan Kongar, hemen dönemin Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü olan Sayın Gökçin Yalçın’ı arayarak beni araştırmış, kadro derecemin yükseltilmesini talep ederek benim de Ankara’ya gelmemi istemiş. Gökçin hanımda beni arayarak Ankara’ya gelmemi telefonla bildirmişti. Sayın Kongar’ın bu ilgisi benim 1. Derece müdür yardımcılığı kadrosuna sahip olmamı sağlamıştı. Ancak ben Ankara’ya gidememiştim. Yaklaşık 3-4 ay sonrası bir toplantı da Genel Müdürümüze Müsteşarımız; “O çocuğu bana daha getirmedin. Onu istiyorum..” diye sitem edince ertesi günü Gökçin hanım benim derhal Ankara’ya gelmem konusunda talimat vermişti. Bende hemen o gece Ankara’ya otobüs yolculuğu yapmak zorunda kalmıştım. Zorunda diyorum, çünkü Bakanlığa gideceğim ve Müsteşar ile görüşeceğim. Bu benim için gurur verici ama aynı zamanda çok heyecan vericiydi.
Ertesi sabah doğru Operadaki o tarihi binada bulunan Kültür Bakanlığına giriş yapıp Özel Kaleme ulaşarak Sayın Emre Kongar ile görüşme talebimi iletmiştim. Görevli kişi, “Müsteşarın yoğun olduğunu ve şu an İzmir’de olduğunu yarın akşamda yurtdışına gideceğini söylemişti.” Ben kendisinin beni çağırdığını belirtince umutsuz bir ifadeyle notunu almıştı.” Ertesi sabah kaldığım otelden özel kalemi aradığımda görevli bayan telaşla benim acil gelmemi ve müsteşarın beni beklediğini söyleyince heyecanım bir kat daha artmıştı. Hemen Genel Müdürümü aradığımda da kendisi bana sitem ederek “Neredesin, hemen Bakanlığa geç, bende geliyorum.” Talimatı vermişti. Ben hemen hotelden çıkarak bir taksiyle Bakanlığa gitmiştim. Çok heyecanlıydım. Genel Müdürüm benden önce gitmiş ve odaya geçmişti.
Ben müsteşarlık katına geldiğimde karşılaştığım tablo beni daha da heyecanlandırmıştı. Bilim insanı, yazar, Müsteşar Prof.Dr.Emre Kongar, makam odasının önündeydi. Bakanlığın fotoğrafçısı da yanındaydı. Benim ayaklarım titriyordu. Heyecanım çok artmıştı. Odasına davet etti ve bana bakanlığın özel bir yayını olan “Turkish Traditional art Today” adlı kitabı hediye ederek makamında fotoğraf çekimlerini gerçekleştirdik. Ardından masasının önündeki koltuğa oturdum. Ben de o tarihlerde yazdığım üç kitabı kendisine takdim etmiştim.
Genel Müdürüme dönerek, “ Bu çocuk çok zeki, bu genç yaşta üç kitaba sahip olmuş, üretiyor. Benim Edirne’de bir saat yaptığım konuşmayı iki satırda özetlemiş. Bana da dönerek hemen bu odadan çıktığın gibi İstanbul Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümüne gidiyorsun ve yüksek lisansa başlayıp akademisyenlik yolunu tutuyorsun” dedikten sonra beni neden ısrarla davet ettiğini belirtmek için konuya girdi.
O günlerde Türkiye’nin ilk “Kültür Merkezi”, Kültür Bakanı Sayın Fikri Sağlar’ın kenti olan Mersin’e yapılmış ve onun açılış çalışmaları yürütülmekteydi. Türkiye’de ilk açılacak olan bu Kültür Merkezi’ne beni müdür olarak atamak istediğini belirtti. Ancak ben hemen genç olmanın tecrübesizliği ile kabul edemeyeceğime dair görüşlerimi ifade ettiğimde, sayın Kongar birden sesini yükselterek, “bu kadro için birçok siyasetçi araya girdi ama ben senin gibi başarılı bir genci oraya göndermek istiyorum” diyerek beni ikna etmeye çalıştı. Hatta bir de, beni ikna etmek amacıyla “bak seni Edirne’ye müdür yapmam” diyerek uyarısını da yapmıştı. Ve ben bu görevi kabul etmeyip Edirne’ye geri dönmüştüm.
Yaşadığım bu olaydan sonra değerli büyüğüm Prof.Dr.Emre Kongar, benim çalışma ile üretme gücünü aldığım ve her zaman desteğini gördüğüm yöneticim, dostum ve büyüğüm olarak yaşamımda yer almış ve almaya da devam etmektedir. Düzenlenen veya düzenlediğim kültürel ve sanatsal etkinliklerde yer alması amacıyla yaptığım davetlerime yoğun programı olmasına rağmen her zaman olumlu yanıt vererek katılım göstermiştir. Gençleri topluma kazandırma ve değer verme konusunda gösterdiği bu incelik ve eylem tarzının, günümüzde birçok yönetici ve eğitimciye örnek olması gerekir.
Bu yıl da, Edirne Belediyesi’nin düzenlediği Edirne 8. Kitap Günleri için belediye başkanı Sayın Recep Gürkan’ın davetini kabul edip kentimize gelen Kongar, yine Edirneliler tarafından yoğun ilgi görmüştür.
Demokrasinin Kalesi Çağdaş Kent Edirne ülkemiz aydınlarını ağırlamaya ve alkışlamaya devam edecektir.
Not: Kapak fotoğrafı o günün anısıdır.
Bir yanıt yazın