EDİRNE’NİN UNESCO DÜNYA KÜLTÜR MİRASI: SELİMİYE CAMİİ KÜLLİYESİ
Avrupa’nın doğusunda Tunca, Meriç, Arda ve Ergene nehirlerinin beslediği havzada kalan Edirne, Asya’yı ve Türkiye’yi, Balkanlar üzerinden Avrupa’ya bağlayan, Tarih, Kültür ve Turizm kentidir.
Sultan II. Selim tarafından H. 976 / M. 1568 – H. 982 / M. 1574 yılları arasında yaptırılan “Selimiye Camii Külliyesi”, Türk-İslâm mimarisinin olduğu kadar dünya mimarlık tarihinin de başyapıtlarındandır.
Mimar Sinan’ın 80 yaşında inşa ettiği ve ustalık eserim dediği bu eser, 9 temel birimden oluşmaktadır. Bunlar, Selimiye Camii, Dar’ül Kurra Medresesi, Dar’ül Hadis Medresesi, Sıbyan Mektebi, Muvakkithane, Kütüphane, Şadırvanlı avlu ve dış avlusudur. Bu bağlamda, cami’ye gelir getirmek amacıyla yapılan “Arasta Çarşısı” ise III. Murat zamanında mimar Davut Ağa’ya yaptırılmıştır.
İlk Osmanlı Sarayı’nın bulunduğu Sarı Bayır diğer bir deyişle Kavak Meydanı denilen alanda, Edirne kentini taçlandıran ve kentin en görülebilir noktasına inşa edilen Selimiye Cami; konumu itibariyle şehrin dört bir köşesinden rahatlıkla görülebilmektedir. Mimar Sinan’ın bu ustalığı da, mimarlığının yanında önemli bir şehir plancısı olduğunu göstermektedir.
Ünlü seyyah Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, Cami’nin yapımı için 27.760 Rum Kesesi (yani ortalama 550.000.000 akçe) harcandığını belirtmektedir. (Çelebi, 2006) Camiyi yaptıran II. Selim’in ömrü camiyi görmeye yetmemiştir. Caminin tamamlanmasını göremeden vefat etmiştir.
Mimarlık tarihinde en geniş mekâna kurulmuş yapı olarak nitelenen Selimiye Camisi, yerden yüksekliği 43.28 m. olan, 31.30 m. çapındaki kubbesiyle ilgi çeker. Kubbenin ağırlığı sekiz yape ve bunların arkasındaki payanda kemerlerle karşılanmıştır. İç mekânı bir bütün halinde toplaması açısından dünya sanatı açısından eşsiz niteliği sahip olan yapıda Sinan, hem inanılmaz bir cüretle yükselttiği tek kubbe ile mekânı örtmüş hem de dış görünüşün ana hatlarını belirlemiştir. Aydınlık bir iç mekân arayışı burada da sürmektedir. Kubbeden itibaren pencereler mekânın içini ışık bahçelerine döndürmektedir.
Selimiye’nin efsaneleşmesinde uzaktan bakıldığında kubbeyi kuşatan ve kütle kompozisyonunda dikeylik duygusunu güçlendiren minarelerin payı büyüktür. 3.80 m. çapında, 70.89 m. yüksekliğindeki minareler mukarnaslı geçişli üçer şerefeye sahiptir. Giriş yönündekilerle şerefelere tek yolla, diğer ikisinde ise üç şerefeye ayrı ayrı yollardan çıkılmaktadır. Burada ilk defa minareler ana kubbenin köşelerine kondurulmuş olup cephe tasarımı açısından etkileyici bir görünüm yakalanmıştır. Avlu ile ana kütlenin birleşim noktalarına minarelere birbirinden bağımsız olarak şerefelere çıkan üç ayrı merdivenin yerleştirilmesi nerdeyse bütün yapıyı hatta Edirne’yi çağrıştıran bir efsanevi anlatıma neden olmaktadır. Hünkâr mahfili göz alıcı çiniler ile süslüdür. Mermer işçiliğinin eşsiz bir örneğini teşkil eden minber, içeride kullanılan çini dekorasyon, kalem işleriyle, revaklarla çevrili avlunun ortasındaki mermer şadırvanı ile bu yapı estetik anlayışın zirvesini oluşturur. (Turan:2013)
Selimiye Camii içinde yer alan hünkâr mahfilinin karşısında bir kütüphane odası yer almaktadır. Bu kütüphane’nin koleksiyonu, Sultan II. Selim’in kendisine ve devlete ait yaklaşık 270 kitabını bağışlamasıyla oluşmuştur. Bugün, Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi’nin yazma eserleri burada muhafaza edilmektedir.
Selimiye Cami Külliyesi’nin taş duvarlarla çevrili geniş dış avlusunda, Darül-Sübyan, Darül-Kurr’a ve Darül-Hadis yapıları bulunmaktadır. Bugün bu yapıların bir bölümünde, Edirne Müzesi’nin çeşitli bölümleri ile Vakıf Müzesi yer almaktadır.
Selimiye Camii Külliyesi, Osmanlı klasik kültürünün, Doğu ile Batı arasında bağlantı kuran kültürel sembolü, kentin mührüdür.
T.C. Edirne Belediye Başkanlığı ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığının ortak çalışmalarıyla Edirne Selimiye Camii Külliyesi, UNESCO Dünya Miras Komitesi’nce 29 Haziran 2011 tarihinde Dünya Miras Listesi’ne dâhil edilmiştir.
MİMAR SİNAN
Dünyaca ünlü Türk Mimarı Sinan, H. 890 / M. 1490- H. 996 / M. 1588 yılları arasında yaşamış ve dört padişah dönemine tanıklık etmiştir. Yavuz Sultan Selim’in saltanat yıllarında Kayseri’nin Ağırnas Köyü’nden devşirilerek Yeniçeri Ocağı’na alınan Sinan, yeniçeriliği döneminde devletin doğuya ve batıya düzenlediği seferlere katılmış, katıldığı bu seferlerde çeşitli kentleri ve mimari eserleri görme fırsatına erişmiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Karaboğdan Seferi’nde Prut nehrinin üzerine yaptığı köprüyle vezir Lütfi Paşa’nın takdirini kazanan Mimar Sinan, dönemin baş mimarı vefat edince Lütfi Paşa’nın tavsiyesi üzerine baş mimarlık görevine getirilmiştir.
Arkadaşı Sâi Çelebi’nin Mimar Sinan’ın ağzından kaleme aldığı tezkirelere göre baş mimarlığı döneminde 81 Cami, 50 Mescid, 55 Medrese, 7 Dâr’ül Kurra, 19 türbe, 14 imaret, 6 su yolu-kemer, 8 köprü, 16 kervansaray, 33 saray, 37 hamam inşa etmiştir.
Mimar Sinan’ın Edirne’de Selimiye Cami Külliyesi dışında inşa ettiği diğer eserler ise, Rüstem Paşa Kervansarayı, Semiz Ali Paşa Çarşısı, Sokullu Hamamı, Saray (Kanuni) Köprüsü, Adalet Kasrı, Defterdar Mustafa Paşa Camii’dir. (Edirne Belediyesi, 2014)
KAYNAKÇALAR
- Turan, Namık Sinan (2013) Bir imparatorluk sembolü olarak Selimiye ve Sinan’ın mimari yorumu.- Yeliz Okay (Ed.) Edirne için kitabın içinde (s.51-61), İstanbul: Doğu Kitabevi,
- Evliya Çelebi (2006) Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi (s.575), (haz:Seyit Ali Kahraman-Yücel Dağlı) (cilt 3, 2. Kitap) İstanbul:Yapı Kredi Yayınları.
- Edirne Belediye Başkanlığı (2014), T.C. Edirne Belediyesi turizm Rehberi. (s.14) Edirne: Edirne Belediye Başkanlığı Yayınları
Bir yanıt yazın