EDİRNE’DE MAHYA VE MAHYACILIK
Dini, özel gün ve gecelerde halkın ibadeti için gece boyu açık kalan camilerin kandillerle donatılması geleneği İslâmiyet’in ilk asırlarına kadar uzanmaktadır. Edirne’nin tarihi geleneklerinden biri olan mahya da, yüzyılı aşkın süredir kentimizin değişik camilerinde kurularak günümüze ulaşmıştır.
Ramazan aylarında Selimiye Caminin minarelerine 1999 yılına kadar belirli günlerde mahya kurulmuştu. Bu tarihten itibaren çeşitli sebeplerle 16 yıl mahyasız kalan minareler 2015 yılında “Alemlere Rahmetsin” yazısıyla süslenmişti.[1] Ancak 2023 ve 2024 yılı Ramazan ayında Selimiye Cami mahyasız kalarak karanlığa gömüldü. Selimiye Caminin onarımda olması nedeniyle kurulamayan mahya, acaba diğer camilerde de kurulamaz mıydı? Konu ile ilgili arşiv bilgilerini incelediğimizde kentimizdeki diğer camilerde mahyanın kurulduğunu bilmekteyiz.
Türk Dil Kurumu Ma’hya kelimesini, Farsça māh ve Arapça –iyye kelimelerinin birleşiminden meydana geldiğini ve “Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim” olduğu yazmaktadır.[2]
Çifte minareli camilerin minarelerinin arasına “dış mahya”; Ayasofya, Sultan Ahmed, Süleymaniye, Nuriosmaniye camilerinin içine de “iç mahya” kurulmuştur. İç mahyalar bir de dış mahya kurulamayan tek minareli camilerde kurulmuştur. Mahyaların en çok emek isteyen çeşidi “gezdirme mahya” denilenidir. Bu tür mahya da örneğin, altta balıklar, ortada Unkapanı Köprüsü ve Azapkapı Camii, üstte ise araba resimleri yapılır; mahya iplerinin değişik şekillerde hareket ettirilmesiyle üst ve alt taraftaki resimler, minareler arasında gidip gelir, bu manzara, seyredenleri şaşırttığı kadar neşelendirirdi. II. Mahmud döneminin (1808-1839) meşhur mahyacısı Abdüllatif Efendi (Ö.1876) bu cins mahyanın en meşhur kurucularındandı.[3]
Edirne’de Bayezid, Üç Şerefeli ve Selimiye camilerinin minarelerine mahya kurulur, tek minareli camilerin minareleri ise külâhından küpüne kadar yukarıdan aşağıya kandillerle donatılarak buna “kaftan giydirme” denilirdi; şehrin Bulgarlardan geri alındığı günlerde Selimiye Camii’nin dört minaresine de kaftan giydirilmişti.
Doktor Rifat Osman Bey, Dr. A. Süheyl Ünver’e göndermiş olduğu bilgilerde Edirne’nin tarihindeki mahya ile ilgili şu bilgileri vermektedir; “Edirne’de mahya üç camide kurulurdu. Bayezid, Üç Şerefeli ve Selimiye. Fakat son senelerde yalnız Selimiye kalmıştır. Çok dikkatli araştırmalarıma rağmen hangi tarihten beri bu mahya kurma işinin devam ettiğini öğrenemedim. Mamafih iki senedir yapılmıyor. Zira mahyacı yok. Hâlbuki bu o kadar basit bir şeydir ki, çalışmış olsam ne olursa olsun yaparım. İş torbalı fenerlerin yani kandillerin adet ve metanetlerine merbut kalır. Yıllar evvel Edirne’nin tek minareli camilerinin minarelerini ramazanın birinci ve sonuncu geceleriyle kadir ve bayram gecelerinde kaftanlamak adet imiş. Edirne’nin Bulgarlardan geri alındığı günlerde Selimiye Camiinin dört minaresi de kaftan giydirilmiştir. Muradiye cami kaftanı külahından küpüne kadar olurdu. Edirne camilerinden mahfuz bayrak şekillerinden pençe, hilal, ekseriya altı köşeli yıldız, kuş, çadır, matrak, kılınç, yumruklu kol, ok, yay, top, gülle, kurt balık, gül, şebboy, lale, köprü, fiskiye şekilleri, besmele, Ya Hannan, çifte Vav, Allah, Ya Allah, Allah Muhammet, Ya Ali, Ya Muhammet Medet, Şefaat, Ya Resulallah, Lailaheillallah gibi yazılar yazılırdı. Mihalgazi ve Yıldırım gibi tek minareli camilerde minareler bazı mukaddes gecelerde küpeli kandil dedikleri kandillerle süslenmiş. Tek minareli olan Muradiye (Mevlevihane) camiinde belgelerde görüldüğü gibi şerefeye bir direk uzatarak mahya kurarlarmış. Köprü resmi İstanbul’da da kurulurdu. Fakat ortalarında tarih köşkleri yoktur. Edirne’dekilerinde bu vardır. Edirne’nin çıranur gecelerinde (ateşli, çırağanlı salların suların akıntısına bırakılması) pek hoş olurmuş. En güzel salı tertip eden 11. asırda Edirneli Hacı Aliş Ağadır. (Edirne’de Zindanaltı kabristanında medfun olup H:1079-M:1668 da vefat etmiştir. Mahlası (Mesti) olan Mustafa ismindeki oğlu da babası gibi ateşbazlıkta meşhur imiş. Edirne’de yetişen şairlerdendir. Hacı Aliş Ağanın üstadı olup minarelere mahya kurmak hususunda zamanımızda klasik tarzı ihdas eden Edirneli şairlerden H:1007-M:1598 tarihinde vefat eden Abdullah Efendi de çıranur gecelerinde Meriç nehri ortasına dikilen yüksek sırıkların tepelerine askı kandil mahya kurarmış. Bugün kullanılan tarza Edirne’de taraklı mahya hazırlarmış. Aliş ağanın maytapları pek mergup olup İstanbul’a dahi götürülerek saray bahçelerinde ve büyük semtlerinde kullanılırmış. Yine bu zat Selimiye camiinin minarelerine karşılıklı iki mahyayı bir gecede yazar ve kurarmış. Türkiye’de renkli kandillerle ilk taraklı mahya kuran Hacı Aliş Ağadır. 1931 senesinde Selimiye Cami’nin mahyacısı Kadir Efendidir.[4]
Ekrem Demiray’ın kaleme aldığı “1904’de Edirne’de Ramazan” başlıklı makalesinde; Sultan Selim minareleri arasına güzel sözlü mahyalar kurulduğunu, bu mahyaları kuranların da ünlü mahyacı Niyazi Efendi ile telgraf hat çavuşluğundan emekli olan Muhittin Çavuş’un kurduğunu yazmaktadır. Bayram geceleri de minarelerin tepeden aşağıya kadar kandil ile donatıldığını bu çalışmaya kaftan adı verildiğini şimdi bu işlerin elektrikle yapıldığını belirtmektedir. [5]
Osmanlı döneminde, Ramazan gecelerini yağ kandilleriyle kurulup ışıklı sözlerle aydınlatan ve camilerin Cumhuriyet döneminde de mahya sanatının Edirne’de yaşamasını sağlayanlardan biri de müezzin İsa Hatipler’dir. Mahya ustalığı eğitimine katılarak mahyacı başı olan İsa Hatipler 1950’li yıllarda Edirne’de mahya kurmuş ve yakını Mustafa Hatipler de kendisine yardım etmiştir.[6]
Edirneli Mustafa İşlekel’de Cumhuriyet dönemi Edirne mahyacılarındandır. Mustafa Bey, mahya sanatını elektrik enerjisini kullanarak gerçekleştiren ilk mahya ustalarından biridir. Cumhuriyetin 10. Yılında Selimiye Cami’ne “ATATÜRK” yazısını o kurmuştur.[7] Bu bağlamda, Selimiye Camine kurduğu uçak mahyası da çok anlamlıdır.[8] Kızı Necla hanım babası Mustafa İşlekel’in en çok 1951 yılında Cumhuriyet Bayramı için kurduğu ve ortasından güneş doğan Türkiye haritalı mahyasını beğendiğini belirtmektedir.” [9]
Günümüzde Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde yetiştirilen mahya ustaları, bugünün teknolojileriyle geçmişin izlerini bizlere ulaştırarak mahya kültürünü yaşatmaktadırlar.
Tarihi süreçte Edirne’nin Camilerinde mahya kurulduğunu öğrendikten sonra Selimiye Cami’nin restorasyonu sürecinde Eski Cami, Üç Şerefeli, 2. Bayezid veya Muradiye Camilerinde mahya kurulamaz mıydı? diye düşünmeden de duramıyorum.
Edirne’deki camilerimizin minareleri arasına kurulan mahya ışıklarının gecenin karanlığını aydınlatması dileğiyle…
Kaynakçalar:
- [1]Şahin, Hakan Mehmet (2023) Restorasyonu devam eden Selimiye Camisi’ne bu yıl mahya asılmadı.-22.03.2023 https://www.aa.com.tr/tr/kultur/restorasyonu-devam-eden-selimiye-camisine-bu-yil-mahya-asilmadi/2852466 (Erişim Tarihi:13.03.2023)
- [2] https://sozluk.gov.tr/
- [3] Dünden bugüne İstanbul Ansiklopedisi (1995) Mahyacılık.-cilt:5, ss.;275-276
- [4] Ünver, A. Süheyl (2021) Mahya ve Mahyacılık.- Ord.Prof.Dr.A.Süheyl Ünver’in Kaleminden Edirne, Yay. Haz.:Ender Bilar, kitabının içinde (s.66-68) İstanbul: Hiperyayın No:834, s.;417.
- [5] Demiray, Ekrem (1948) 1904’de Edirne’de Ramazan.- Damla Dergisi, 15 Aralık 1948, Sayı: 9, s.140.
- [6] Sedef, Emre (2018) Mahya kurulacak mı? 18 Nisan 2018.
- http://www.vatandasgazetesi.com.tr/gundem/mahya-kurulacak-mi-h1935.html (Erişim Tarihi:10.03.2023)
- [7]https://www.oguztopoglu.com/2012/02/son-mahyaclar-mustafa-islekel-ali.html
- [8] Akın, Sunay (2013) Vecihi Hürkuş’u ölüm yıldönümünde Mustafa İşlekel’in Selimiye Camii’ne kurduğu bir mahyayla da rahmetle analım, 6.07.2013. https://twitter.com/sunayakin/status/357154882890903552 (Erişim Tarihi:12.04.2023)
- [9] http://arsiv.sabah.com.tr/2003/12/01/gny109.html (Erişim Tarihi: 25 Ocak 2023)
Bir yanıt yazın